Kiracı ve Ev Sahibi Uyuşmazlıkları: Kim Haklı, Kim Mağdur?

Yazar: Halid K.
Bir kişinin elinde maket ev tutarken, diğer bir kişinin sözleşme imzaladığı, gayrimenkul hukuku danışmanlığını ve mülk alım satım süreçlerini temsil eden görsel.

Kiracı ve Ev Sahibi Uyuşmazlıkları: Kim Haklı, Kim Mağdur?

Kiracı ve Ev Sahibi Uyuşmazlıkları: Kim Haklı, Kim Mağdur?

Son yıllarda Türkiye’de kiracı-ev sahibi uyuşmazlıkları neredeyse kronik bir hale geldi. Artan kira fiyatları, ekonomik koşulların ağırlığı, mevzuattaki belirsizlikler ve uygulamadaki tutarsızlıklar hem kiracıları hem ev sahiplerini çaresiz bırakıyor. Bu yazımızda, sorunun taraflarına ve hukuki boyutlarına yakından bakıyor, gerçekçi bir tablo sunuyoruz.

1. Sorunun Temel Kaynağı: Ekonomi mi, Hukuk mu?

Büyükşehirlerde kira fiyatları astronomik şekilde artarken, kiracılar sabit veya enflasyon karşısında eriyen maaşlarla yaşam mücadelesi veriyor. Ev sahipleri ise mevcut kira gelirlerinin piyasa değerinin çok altında kaldığını ve bu gelirle geçinemediklerini belirtiyor. Her iki tarafın da haklı olduğu bir tablo ortaya çıkıyor.

Sorun hem ekonomik sistemde hem de hukuki altyapıda.

2. Mevzuat Yeterli mi?

Türk Borçlar Kanunu’na göre konut kiralarında beş yıl geçmeden kira bedeli yalnızca TÜFE oranında artırılabiliyor. Yakın geçmişte uygulanan %25 artış sınırı artık kaldırıldı. Bu sınırlama döneminde ev sahipleri düşük artıştan, kiracılar ise yüksek taleplerden şikâyetçiydi.

Şimdi yeniden TÜFE oranı geçerli olsa da, taraflar arasında kira tespit davaları azalmış değil. Bu davaların sonuçlanması 6-12 ay sürebiliyor ve süreç her iki tarafı da ekonomik ve psikolojik baskı altına alıyor.

3. Tahliye Davaları ve İcra Takipleri

Artan uyuşmazlıklarla birlikte tahliye davaları ve icra takipleri büyük artış gösterdi. Hukuki süreçler net olsa da uygulamada ciddi sorunlar yaşanıyor. Örneğin; tahliye tehdidi altında ödeme yapılan bir icra dosyasında eksik ödeme yapılırsa ev sahibinin tahliye hakkı var. Ancak bazı bilirkişi raporları veya hakimin inceleme eksiklikleri nedeniyle bu hak göz ardı edilebiliyor.

4. Tahliye Masrafları

Ev sahibi davayı kazansa ve tahliye kararı çıksa bile, kiracı kendi isteğiyle çıkmadığında süreç masraflı hale geliyor. Kamyon parası, hamal ücreti, yediemin deposu gibi giderler 70-80 bin TL’ye ulaşabiliyor. Bu masraflar başta ev sahibi tarafından karşılanmak zorunda. Teorik olarak tahsil edilebilse de pratikte çoğu zaman mümkün olmuyor. Bu durumda ev sahibi hukuken haklı olsa da fiilen mağdur oluyor.

5. Sistem Kimin İçin Var?

En temel soru şu: Sistem kimin için var? Kiracının mı, ev sahibinin mi? Mevcut durumda her iki taraf da mağdur. Devlet kiracıyı korumak isterken ev sahibinin mülkiyet hakkı ihlal edilebiliyor. Süreçler uzuyor, kararlar tutarsızlaşıyor, uygulama çoğu zaman teorinin gerisinde kalıyor.

6. Çözüm Önerileri

  • Arabuluculuk süreçlerinin daha etkin kullanılması
  • Kiracı-ev sahibi uyuşmazlıkları için hızlı yargılama sistemi oluşturulması
  • Tahliye masraflarının kamu destekli fondan karşılanması
  • Kredi notu benzeri bir kiracı profili değerlendirme sistemi geliştirilmesi

Sonuç: Ne Kiracı Ne Ev Sahibi Rahat

Kiracı-ev sahibi ilişkisi artık yalnızca bir sözleşme meselesi değil, sosyal bir krize dönüşmüş durumda. Her iki taraf da haklı gerekçelere sahip olsa da mevcut sistem tarafları yıpratıyor. Hukukçular olarak görevimiz, bu karmaşada müvekkillere en doğru yolu göstermek. Ancak sistemin de vatandaşın ve yargının yükünü hafifletecek reformlara ihtiyacı olduğu açıktır.

Hak aramak sabır ve maliyet gerektirir. Ancak unutulmamalıdır ki, uyuşmazlıkların çözümünde hukuk son duraktır; doğru adımlar atıldığında sonuç alınabilir.

Kiracı ya da ev sahibi olmanız fark etmeksizin yaşadığınız hukuki sorunlarda uzman desteğine ihtiyaç duyarsanız, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir